“Ba’zı melâikeler var ki, kırk bin başı var. Her başında, kırk bin dili var –Demek, seksen bin gözü dahi var– Herbir dilde, kırk bin tesbihat var.” Evet mâdem melâikeler âlem-i şehâdetin enva’ına göre müekkeldirler; âlem-i ervahta o enva’ın tesbihatlarını temsil ediyorlar, elbette öyle olmak lâzımgelir. Çünkü meselâ: Küre-i Arz bir mahlûktur, Cenâb-ı Hakk’ı tesbih ediyor. Değil kırk bin, belki yüz binler baş hükmünde enva’ları var. Her nev’in, yüz binler dil hükmünde efradları var ve hâkeza... Demek Küre-i Arz’a müekkel meleğin kırk bin, belki yüz binler başı olmalı. Ve her başında da yüz binler dil olmalı ve hâkezâ... İşte bu mesleğe binâen, Hazret-i Azrâil Aleyhisselâm’ın her ferde müteveccih bir yüzü ve bakar bir gözü vardır. Hazret-i Mûsa Aleyhisselâm’ın, Hazret-i Azrâil Aleyhisselâm’a tokat vurması; hâşâ Azrâil Aleyhisselâm’ın mâhiyet-i asliyesine ve şekl-i hakîkisine değil ve bir tahkir değil ve adem-i kabûl değil; belki vazife-i risâletin daha devamını ve bekasını arzu ettiği için, kendi eceline dikkat eden ve hizmetine sed çekmek isteyen bir göze şamar vurmuş ve vurur...

English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى