Evvelâ: Avrupa bir dükkân, bir kışla ise; Asya bir mezraa, bir câmi hükmündedir. Bir dükkâncı dansa gider, bir çiftçi gidemez. Kışla vaziyeti ile mescid vaziyeti bir olmaz.
Hem ekser Enbiyanın Asya’da zuhûru, ağleb-i hükemanın Avrupa’da gelmesi, kader-i ezelînin bir remzi, bir işaretidir ki; Asya akvâmını intibaha getirecek, terakkî ettirecek, idare ettirecek; din ve kalbdir. Felsefe ve hikmet ise, din ve kalbe yardım etmeli, yerine geçmemeli.
Sâniyen: Din-i İslâm’ı Hıristiyan dinine kıyas edip, Avrupa gibi dine lâkayd olmak, pek büyük bir hatadır.
Evvelâ: Avrupa, dînine sâhibdir. Başta Wilson, Loyd George, Venizelos gibi Avrupa büyükleri, papaz gibi dinlerine mutaassıb olmaları şâhiddir ki; Avrupa dînine sâhibdir, belki bir cihette mutaassıbdır.
Sâlisen: İslâmiyeti Hıristiyan dînine kıyas etmek, kıyas-ı maalfârıktır, o kıyas yanlıştır. Çünkü: Avrupa dînine mutaassıp olduğu zaman medenî değildi; taassubu terketti, medenîleşti.
Hem din, onların içinde üç yüz sene muharebe-i dâhiliyeyi intac etmiş. Müstebîd zâlimlerin elinde avâmı, fukarâyı ve ehl-i fikri ezmeye vâsıta olduğundan; onların umumunda muvakkaten dine karşı bir küsmek hâsıl olmuştu. İslâmiyette ise, tarihler şâhiddir ki, bir def’adan başka dâhilî muharebeye sebebiyet vermemiş. Hem ne vakit ehl-i İslâm, dîne ciddî sâhib olmuşlarsa, o zamana nisbeten yüksek terakkî etmişler. Buna şâhid, Avrupa’nın en büyük üstadı, Endülüs Devlet-i İslâmiyesidir.
Hem ne vakit, cemâat-ı İslâmiyye dîne karşı lâkayd vaziyeti almışlar, perîşan vaziyete düşerek tedennî etmişler.
Hem İslâmiyet, vücub-u zekat ve hurmet-i ribâ gibi binler şefkatperverâne mesâil ile fukarayı ve avâmı himâye ettiği;

gibi kelimatiyle aklı ve ilmi istişhâd ve îkâz ettiği ve ehl-i ilmi himaye ettiği cihetle; dâima İslâmiyet, fukaraların ve ehl-i ilmin kal’ası ve melce’i olmuştur. Onun için, İslâmiyet’e karşı küsmeye hiçbir sebeb yoktur.
İslâmiyet’in Hıristiyanlık ve sâir dinlere cihet-i farkının sırr-ı hikmeti şudur ki:
İslâmiyet’in esası, mahz-ı tevhiddir; vesâit ve esbâba te’sir-i hakî- ki vermiyor, îcad ve makam cihetiyle kıymet vermiyor. Hıristiyanlık ise “velediyet” fikrini kabûl ettiği için, vesâit ve esbâba bir kıymet verir, enâniyeti kırmaz.
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى