İşte kömür gibi olan ervâh-ı sâfileyi, elmas gibi olan ervâh-ı âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanların hilkatiyle ve sırr-ı teklif ve ba’s-i Enbiya ile, bir meydan-ı imtihan ve tecrübe ve cihad ve müsabaka açılmış. Eğer mücahede ve müsabaka olmasaydı, mâden-i insaniyetteki elmas ve kömür hükmünde olan isti’dâdlar, beraber kalacaktı. A’lâ-yı illiyyîndeki Ebu Bekr-i Sıddık’ın ruhu, esfel-i safilîndeki Ebu Cehl’in ruhiyle bir seviyede kalacaktı. Demek şeyatîn ve şerlerin yaratılması, büyük ve küllî neticeye baktığı için îcadları şer değil, çirkin değil; belki sû-i isti’malâttan ve kesb denilen mübaşeret-i husûsiyeden gelen şerler, çirkinlikler, kesb-i insana âidtir; îcad-ı İlâhîye âid değildir.
Eğer suâl etseniz ki: Bi’set-i Enbiya ile beraber şeytanların vücûdundan ekser insanlar kâfir oluyor, küfre gidiyor, zarar görüyor. “Elhükmü lil-ekser” kaidesince, ekser ondan şer görse, o vakit halk-ı şer şerdir, hatta bi’set-i enbiya dahi rahmet değil denilebilir?
Elcevab: Kemmiyetin, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar.
Meselâ: Yüz hurma çekirdeği bulunsa.. toprak altına konup su verilmezse ve muamele-i kimyeviye görmezse ve bir mücahede-i hayatiyeye mazhar olmazsa, yüz para kıymetinde yüz çekirdek olur. Fakat su verildiği ve mücâhede-i hayatiyeye ma’rûz kaldığı vakit, sû-i mizacından sekseni bozulsa, yirmisi meyvedar yirmi hurma ağacı olsa, diyebilir misin ki “Suyu vermek şer oldu, ekserisini bozdu?” Elbette diyemezsin. Çünkü: O yirmi, yirmi bin hükmüne geçti. Sekseni kaybeden, yirmi bini kazanan, zarar etmez; şer olmaz. Hem meselâ: Tavus kuşunun yüz yumurtası bulunsa, yumurta i’tibâriyle beş yüz kuruş eder. Fakat o yüz yumurta üstünde tavus oturtulsa, sekseni bozulsa; yirmi tavus kuşu olsa, denilebilir mi ki: “Çok zarar oldu, bu muamele şer oldu, bu kuluçkaya kapanmak çirkin oldu, şer oldu” Hâyır öyle değil, belki hayırdır. Çünkü o tavus milleti ve o yumurta taifesi, dört yüz kuruş fiatında bulunan seksen yumurtayı kaybedip, seksen lira kıymetinde yirmi tavus kuşu kazandı.
İşte nev’-i beşer bi’set-i enbiya ile,sırr-ı teklif ile, mücâhede ile şeytanlarla muharebe ile kazandıkları yüz binlerle enbiya.. ve milyonlarla evliyâ.. ve milyarlarla asfiya gibi âlem-i insaniyetin Güneşleri, ayları ve yıldızları mukabilinde; kemmiyetçe kesretli, keyfiyetçe ehemmiyetsiz hayvanat-ı muzırra nev’inden olan küffârı ve münâfıkları kaybetti.
ÜÇÜNCÜ SUÂLİNİZ: Cenâb-ı Hak musîbetleri veriyor, belâları musallat ediyor. Husûsan ma’sûmlara, hatta hayvanlara bu zulüm değil mi?
Elcevab: Hâşâ! Mülk O’nundur. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Hem acaba: San’atkâr bir zât, bir ücret mukabilinde seni bir model yapıp gayet san’atkârane yaptığı murassa’ bir libası sana giydiriyor,
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى