Asa-yı Musa | Onbirinci Mesele | 84
(76-96)
hayatlı, şuurlu, ışıklı, ünsiyetli, tatlı bir kâinat göstererek bâkî hayatın bir cilve-i lezzetini ehl-i îmana derecesine göre dünyada dahi tattırır.
Tetimme: Nasılki vahdet ve ehadiyet sırriyle kâinatın her tarafında aynı kudret, aynı isim, aynı hikmet, aynı san’at bulunmasiyle Hâlık’ın vahdet ve tasarrufu ve îcad ve Rubûbiyyeti ve Hallakıyet ve kudsiyeti, cüz’î-küllî herbir masnu’un hâl dili ile i’lân ediliyor. Aynen öyle de; her tarafta melekleri halkedip her mahlûkun lîsan-ı hâl ile şuursuz yaptıkları tesbihatı, meleklerin ubûdiyetkârane dilleriyle yaptırıyor. Meleklerin hiçbir cihette hilaf-ı emir hareketleri yoktur. Hâlis bir ubûdiyetten başka hiçbir îcad ve emirsiz hiçbir müdâhale, hatta izinsiz şefâatları dahi olmaz. Tam
sırrına mazhardırlar.Səs yoxdur
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى