Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 244
(1-445)
267/60- «Hem nakl-i sahih-i kat'î ile ferman etmiş:
İkinci gün bir mu'cize-i Nebeviye olarak, Hayber Kal'asının kapısını Hazret-i Ali çekip kalkan gibi istimal ederek fethe muvaffak olduktan sonra, kapıyı yere atmış... Seziz kuvvetli adam o kapıyı yerden kaldıramamış... Bir rivayette, kırk adam kaldıramamış.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 107
Me'hazler: (Not: Bu kısımda iki çeşit hadîs rivayetleri vardır: 1- Hayber Kal'asının Hz. Ali ile fethedileceği hakkında... 2- Hayber Kal'ası kapısını Hz. Ali onu kalkan gibi istimal etmesi ve fetihten sona onu yere bıraktığında; sekiz adam, başka rivayetlerde kırk adam onu yerden kaldıramadıkları.)Biz bu her iki kısım hadîslerin me'hazlarını müşterek olarak verceğiz:
Birinci kısım hadîsler, sahihin sahihi olduğu halde, ikinci kısım hadîsler ise, hasen kısmından sayılmıştır.
Birinci kısım hadîsler: Sahih-i Buharî 4/57, 5/171; Sahih-i Müslim 3/1441, 4/1871 ve 1872; Sahih-i İbn-i Hibban 9/43-44, iki rivayet ve hadîsler; Müstedrek-ül Hâkim 3/109; Şerh-üs Sünne - Begavî 14/111; Müsned-i Ahmed 4/52; Cem'-ül Fevaid 1/517; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/205
İkinci kısım hadîsler: El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 4/189-190; Uyûn-ul Eser - İbn-ü Seyyid-in Nâs 2/135; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/312, ayrı ayrı üç yolla; Sîret-ü İbn-i Hişşam 3/290; Tarih-ül Hülefa sh: 164; İs'af-ı Ragibîn sh: 164; Ed-Dürr-ül Mensur sh: 188 ve geniş izah için Keşf-ül Hafâ 1/365 ve ayrıca bu kitabın 357. kısmına da bak...
Zabıt şekli: İki türlü zabıt şekli de olacaktır:
1- Sahih-i Buharî'nin hadîsi: Fetih'ten bir gün evvel, Sehl bin Sa'd'ın rivayetiyle:
Meâli: Sehl bin Sa'd, Resulullah'tan naklederek demiş ki: Resulullah dedi: "Ben yarın bayrağı öyle bir kişiye vereceğim ki, Cenab-ı Allah onun eliyle fethi verecektir. Bunun üzerine birçok kimseler bu şerefe nâil olmak için kalktılar, Resulullah acaba bayrağı kime verecek diye... Böylece o günü akşam oldu ve ertesi sabaha kadar hep buna intizar eylediler. Sabahleyin Resulullah dedi ki: "Ali nerededir?" Denildi ki: "Gözleri ağrıyor." Emretti: "Çağırın!" diye. Hazret-i Ali geldi, gözlerine tükrüğünü sürdü, hemen orada şifa buldu, hattâ öyle ki sanki hiç gözleri ağrımıyormuş gibi oldu...
2- Resulullah'ın hizmetkârlarından Ebu Rafi' naklediyor ki: "Biz Ali ile birlikte Hayber Kal'asına yürüdük. Peygamber (A.S.M.) ona bayrağı vererek yollamıştı. Ali (R.A.) kal'aya yaklaştığında, kal'anın sâkinleri olan Yauhdiler ona hücum ettiler. O da onlarla harbetmeye başladı. Ali Yahudilerden bir kişiye bir darbe vurdu, o darbenin te'sirinden Ali'nin kalkanı elinden yere düştü. O da hemen kal'a kapısına yapışarak onu kopardı ve kalkan gibi kullanmaya başladı. Cenab-ı Hak kal'anın fethini müyesser edinceye kadar o kapı Ali'nin elinde kaldı. Sonra onu yere bıraktı... Ben içlerinde olmak üzere, sekiz kişi kapıya yapıştık, yerinden döndüremedik."
İkinci bir rivayette, yani Hazret-i Câbir'in rivayetinde: "Kırk kişi kapıyı yerinden kaldıramamış." Yine başka bir rivayette: "Yetmiş kişi kaldıramamış" diye nakledilmiş.
(Not: Bu ikinci kısım rivayetlerin bazılarının senedlerinde za'fiyet varsa da, mühim değil. Çünki hadîs usûlü kaidelerinden birisi budur ki: Bir çok zaifler yanyana gelseler kuvvetlenirler. Nitekim bu mes'elede İmam-ı Suyutî ve Keşf-ül Hafâ sahibi Aclunî gibi çok muhaddisler, bu görüşü paylaşmışlardır.)
268/61- «Hem ferman etmiş ki:
Risalede yeri: Mektubat sh: 107
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/22214; Sahih-i İbn-i Hibban 8/259; Şerh-üs Sünne - Begavî 10/229, 15/38; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 6/218; Mecma-uz Zevaid 8/224; Müsned-ül Humeydî 4/749, hadîs no: 110; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/334; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/704; Râmuz-ül Ehadîs sh: 476 Buharî, Müslim, İbn-i Mende, Ebu Davud ve Nesaî'den nakil; Müsned-ül Bezzar hadîs no: 1031; En-Nihaye - İbni Kesir 1/36 ve hâkeza sahihin sahihi...
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: Ebu Hüreyre'den, Resulullah ferman etmiş ki: "Kıyamet kopmayacaktır, tâ ki müslümanlardan iki ordu, yahud iki büyük cemaat birbiriyle harbetmeyinceye kadar... O harb büyük bir olacak, halbuki her iki tarafın davası da bir olacaktır."
269/62- «Hem ferman etmiş ki: Hazret-i Ammar (R.A.) Sıffîn'de şehid düştü. Hazret-i Ali (R.A.) onu; Muaviye'nin taraftarlarının bagî olduklarına hüccet gösterdi. Muaviye te'vil etti, Amr bin Âs: "Bagî yalnız onun katilleridir, umumumuz değildir" dedi.»
(Bu hadîs mütevatirdir. Bak: Nazm-ül Mütenasir Fil-Hadîs-il Mütevatir sh: 126)
Risalede yeri: Mektubat sh: 108
Me'hazler: Sahih-i Buharî 1/122; İbn-i Hibban 8/260, 9/105; Müstedrek-ül Hâkim 2/155, 3/191, 386 ve 397; Şerh-üs Sünne - Begavî 14/154; El-Feth-ül Kebir 2/9 ve 35; Cem'-ül Fevaid 2/537, 538 ve 539; Mecma-uz Zevaid 4/304 ve 2/720; Kenz-ül Ummal 11/367; Tirmizî hadîs no: 800; Delâil-ün Nübüvve
Beyhakî 6/407; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 2/494; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 1/954, 23/852-884, 19/382 ve 9332 ve 4/3720, 4030
Zabıt şekli: Sahih-i Buharî'nin hadîsi: "Mescid-i Nebevî Medine'de yapılmaya başlandığında, Ebu Said der ki: "Bizler birer kerpiç taşıyorduk. Fakat Ammar ikişer taşıyordu. Resul-i Ekrem (A.S.M.) onu gördü, üzerindeki toprağı silkti ve dedi:
Muaviye'nin te'vil etmesi rivayeti ise, Müstedrke-ül Hâkim'in üstteki yerlerinden okunabilir.
Meâli: Bunun meâli açık olduğu için, yani "Bagî bir grup, Ammar'ı katledecektir." anlaşıldığından ayrıca bir meâl yazılmadı.
İkinci gün bir mu'cize-i Nebeviye olarak, Hayber Kal'asının kapısını Hazret-i Ali çekip kalkan gibi istimal ederek fethe muvaffak olduktan sonra, kapıyı yere atmış... Seziz kuvvetli adam o kapıyı yerden kaldıramamış... Bir rivayette, kırk adam kaldıramamış.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 107
Me'hazler: (Not: Bu kısımda iki çeşit hadîs rivayetleri vardır: 1- Hayber Kal'asının Hz. Ali ile fethedileceği hakkında... 2- Hayber Kal'ası kapısını Hz. Ali onu kalkan gibi istimal etmesi ve fetihten sona onu yere bıraktığında; sekiz adam, başka rivayetlerde kırk adam onu yerden kaldıramadıkları.)Biz bu her iki kısım hadîslerin me'hazlarını müşterek olarak verceğiz:
Birinci kısım hadîsler, sahihin sahihi olduğu halde, ikinci kısım hadîsler ise, hasen kısmından sayılmıştır.
Birinci kısım hadîsler: Sahih-i Buharî 4/57, 5/171; Sahih-i Müslim 3/1441, 4/1871 ve 1872; Sahih-i İbn-i Hibban 9/43-44, iki rivayet ve hadîsler; Müstedrek-ül Hâkim 3/109; Şerh-üs Sünne - Begavî 14/111; Müsned-i Ahmed 4/52; Cem'-ül Fevaid 1/517; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/205
İkinci kısım hadîsler: El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 4/189-190; Uyûn-ul Eser - İbn-ü Seyyid-in Nâs 2/135; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/312, ayrı ayrı üç yolla; Sîret-ü İbn-i Hişşam 3/290; Tarih-ül Hülefa sh: 164; İs'af-ı Ragibîn sh: 164; Ed-Dürr-ül Mensur sh: 188 ve geniş izah için Keşf-ül Hafâ 1/365 ve ayrıca bu kitabın 357. kısmına da bak...
Zabıt şekli: İki türlü zabıt şekli de olacaktır:
1- Sahih-i Buharî'nin hadîsi: Fetih'ten bir gün evvel, Sehl bin Sa'd'ın rivayetiyle:
Meâli: Sehl bin Sa'd, Resulullah'tan naklederek demiş ki: Resulullah dedi: "Ben yarın bayrağı öyle bir kişiye vereceğim ki, Cenab-ı Allah onun eliyle fethi verecektir. Bunun üzerine birçok kimseler bu şerefe nâil olmak için kalktılar, Resulullah acaba bayrağı kime verecek diye... Böylece o günü akşam oldu ve ertesi sabaha kadar hep buna intizar eylediler. Sabahleyin Resulullah dedi ki: "Ali nerededir?" Denildi ki: "Gözleri ağrıyor." Emretti: "Çağırın!" diye. Hazret-i Ali geldi, gözlerine tükrüğünü sürdü, hemen orada şifa buldu, hattâ öyle ki sanki hiç gözleri ağrımıyormuş gibi oldu...
2- Resulullah'ın hizmetkârlarından Ebu Rafi' naklediyor ki: "Biz Ali ile birlikte Hayber Kal'asına yürüdük. Peygamber (A.S.M.) ona bayrağı vererek yollamıştı. Ali (R.A.) kal'aya yaklaştığında, kal'anın sâkinleri olan Yauhdiler ona hücum ettiler. O da onlarla harbetmeye başladı. Ali Yahudilerden bir kişiye bir darbe vurdu, o darbenin te'sirinden Ali'nin kalkanı elinden yere düştü. O da hemen kal'a kapısına yapışarak onu kopardı ve kalkan gibi kullanmaya başladı. Cenab-ı Hak kal'anın fethini müyesser edinceye kadar o kapı Ali'nin elinde kaldı. Sonra onu yere bıraktı... Ben içlerinde olmak üzere, sekiz kişi kapıya yapıştık, yerinden döndüremedik."
İkinci bir rivayette, yani Hazret-i Câbir'in rivayetinde: "Kırk kişi kapıyı yerinden kaldıramamış." Yine başka bir rivayette: "Yetmiş kişi kaldıramamış" diye nakledilmiş.
(Not: Bu ikinci kısım rivayetlerin bazılarının senedlerinde za'fiyet varsa da, mühim değil. Çünki hadîs usûlü kaidelerinden birisi budur ki: Bir çok zaifler yanyana gelseler kuvvetlenirler. Nitekim bu mes'elede İmam-ı Suyutî ve Keşf-ül Hafâ sahibi Aclunî gibi çok muhaddisler, bu görüşü paylaşmışlardır.)
268/61- «Hem ferman etmiş ki:
Risalede yeri: Mektubat sh: 107
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/22214; Sahih-i İbn-i Hibban 8/259; Şerh-üs Sünne - Begavî 10/229, 15/38; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 6/218; Mecma-uz Zevaid 8/224; Müsned-ül Humeydî 4/749, hadîs no: 110; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/334; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/704; Râmuz-ül Ehadîs sh: 476 Buharî, Müslim, İbn-i Mende, Ebu Davud ve Nesaî'den nakil; Müsned-ül Bezzar hadîs no: 1031; En-Nihaye - İbni Kesir 1/36 ve hâkeza sahihin sahihi...
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: Ebu Hüreyre'den, Resulullah ferman etmiş ki: "Kıyamet kopmayacaktır, tâ ki müslümanlardan iki ordu, yahud iki büyük cemaat birbiriyle harbetmeyinceye kadar... O harb büyük bir olacak, halbuki her iki tarafın davası da bir olacaktır."
269/62- «Hem ferman etmiş ki: Hazret-i Ammar (R.A.) Sıffîn'de şehid düştü. Hazret-i Ali (R.A.) onu; Muaviye'nin taraftarlarının bagî olduklarına hüccet gösterdi. Muaviye te'vil etti, Amr bin Âs: "Bagî yalnız onun katilleridir, umumumuz değildir" dedi.»
(Bu hadîs mütevatirdir. Bak: Nazm-ül Mütenasir Fil-Hadîs-il Mütevatir sh: 126)
Risalede yeri: Mektubat sh: 108
Me'hazler: Sahih-i Buharî 1/122; İbn-i Hibban 8/260, 9/105; Müstedrek-ül Hâkim 2/155, 3/191, 386 ve 397; Şerh-üs Sünne - Begavî 14/154; El-Feth-ül Kebir 2/9 ve 35; Cem'-ül Fevaid 2/537, 538 ve 539; Mecma-uz Zevaid 4/304 ve 2/720; Kenz-ül Ummal 11/367; Tirmizî hadîs no: 800; Delâil-ün Nübüvve
Beyhakî 6/407; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 2/494; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 1/954, 23/852-884, 19/382 ve 9332 ve 4/3720, 4030
Zabıt şekli: Sahih-i Buharî'nin hadîsi: "Mescid-i Nebevî Medine'de yapılmaya başlandığında, Ebu Said der ki: "Bizler birer kerpiç taşıyorduk. Fakat Ammar ikişer taşıyordu. Resul-i Ekrem (A.S.M.) onu gördü, üzerindeki toprağı silkti ve dedi:
Muaviye'nin te'vil etmesi rivayeti ise, Müstedrke-ül Hâkim'in üstteki yerlerinden okunabilir.
Meâli: Bunun meâli açık olduğu için, yani "Bagî bir grup, Ammar'ı katledecektir." anlaşıldığından ayrıca bir meâl yazılmadı.
Ses Yok
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى