İşâret: Kim tevfik isterse, âdetullah ve hilkat ve fıtrat ile aşinalık etmek ve dostluk etmek gerektir. Yoksa, fıtrat tevfiksizlikle bir cevab-ı red verecektir. Cereyan-ı umûmî ise, muhalif harekette bulunanları adem-âbâd hiçahiçe atacaktır. İşte buna binâen temâşâ et. Göreceksin ki: Hilkatte cari olan kavânin-i amîka-i dakîka ki, hurdebîn-i akıl ile görülmez hakâik-i şerîat ne derecede müraat ve muarefet ve münâsebette bulunmuşlardır ki, o kavânin-i hilkatin müvazenesini muhafaza etmiştir. Evet şu a’sar-ı tavîlede şu müsademat-ı azîme içinde hakâikını muhafaza, belki daha ziyâde inkişafa getirdiğinden gösterir ki; Resul-i Ekrem Aleyhisselâm’ın mesleği, hiçbir vakit mahvolmayan hak üzerine müessestir.
Şu nükte ve noktaları bildikten sonra geniş ve muhakemeli ve müdakkik bir zihinle dinle ki: Muhammed-i Hâşimî Aleyhissalâtü Vesselâm ümmiyeti ve adem-i kuvvet-i zâhiresi ve adem-i hâkimiyeti ve adem-i meyl-i saltanat ile beraber, gâyet hatarlı mevâki’de kemâl-i vüsuk ile teşebbüs ederek efkâra galebe etmekle, ervaha tahabbüb ve tabayia tasallut, gâyet kesîre ve müstemirre ve râsiha ve me’lufe olan âdât ve ahlâk-ı vahşiyaneyi esasıyla hedmederek, onların yerine ahlâk-ı âliyeyi gâyet metin bir esas ile lahm ve demlerine karışmış gibi tesis etmekle beraber, zaviye-i vahşette hâmid olan bir kavimdeki kasavet-i vahşiyeyi ihmad ve hissiyat-ı dakikayı tehyic... Evet, hissiyat-ı âliyeyi îkâz ve cevher-i insaniyetlerini izhâr etmekle beraber evc-i medeniyete bir zaman-ı kasirde is’ad ederek, şark ve garbda oturmuş bir devlet-i cesîmeyi bir zaman-ı kalilde teşkil edip, ateş-i cevval gibi belki nûr-u nevvar gibi veyahut asâyı Musa gibi sâir devletleri bel’ ve imha derecesine getirdiğinden, basar-ı basireti kör olmayanlara sıdkını ve nübüvvetini ve hakk ile temessükünü göstermiştir. İşte eğer sen görmezsen, seni insanların defterinden sildirecektir.
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى