kâi-natı velveleye veren hakikat-ı Kur’aniye ile Zülcelâl o san’atkârı, ekmel bir tarzda tanıyıp ve tanıttırıp ve sevip ve sevdirip ve teşekkür edip ve ettirip ve
ler ile Küre-i Arzı semâvâta işittirecek dere-cede konuşturup ve kara ve denizleri cez-beye getirecek bir vaziyetle, bin üçyüz sene zarfında nev-i beşerin kemiyeten beşten birisini, ve keyfiyeten ve insaniyeten yarısını arkasına alıp o Hâlikın bütün tezahür-ü rubû-biyetine geniş ve küllî bir ubûdiyetle muka-bele eden; ve bütün makasıd-ı İlâhiyyesine karşı Kur’an’ın sûreleriyle kâinata ve asırlara bağıran, ders veren, dellallık eden, ve nev-i insanın şerefini ve kıymetini ve vazifesini gösteren, ve bin mu’cizatıyle tasdik edilen Muhammed Aleyhissâlatü Vesselâm, en mün-tehab mahluku ve en mükemmel elçisi ve en büyük resûlü olmasın. Hâşâ ve kellâ!. Yüzbin defa hâşâ!...
Demek
hakikati, bütün hüccetleriyle
hakikatini isbat eder.
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى