Hem nev’i beşerin ehemmiyetli bir kısmı, hastalar ve mazlumlar ve bizim gibi musibetzedeler ve fakirler ve ağır ceza alan mahbuslar; eğer îman-ı âhiret onların im-dadına yetişmezse, her vakit hastalığın ihtariyle gözü önüne gelen ölüm ve intika-mını alamadığı ve namusunu elinden kur-taramadığı zâlimin mağrûrâne ihâneti ve büyük musibetlerde boş boşuna malını, evlâdını kaybetmekle elîm me’yusiyeti ve bir-iki dakika veya bir-iki saat keyf yüzün-den beş-on sene böyle bir hapis azâbını çekmekten gelen kederli sıkıntı, elbette o bîçarelere dünyayı zindan ve hayatı bir işkenceli azâba çevirir. Eğer âhirete îmân imdatlarına yetişse birden onlar nefes alırlar; sıkıntıları, me’yusiyetleri ve endişeleri ve intikam hiddetleri, derece-i îmanına göre kıs-men ve bazen tamamen zâil olur.
Hattâ diyebilirim ki: Benim ve bir kısım kardeşlerimin bu sebepsiz hapsimizde ve dehşetli musibetimizde, eğer îman-ı âhiret yardım etmese idi, bir gün dayanmak, ölüm kadar te’sir edip bizi hayattan istifa etmeğe sevk edecekti.
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى