Bu cümledeki kelimelerin nüktelerinden bahsedeceğiz:
kelimesi, hem hükmün hakîkata bağlı olduğuna, hem hükümde vaki’ olan tereddüd ve inkârların def’ine delâlet eder. Öyle ise bu
, âyetin başında zikredilen müteselsil tereddüdlere işârettir.
kelimesi, bundan önce zikredilen Cenâb-ı Hak ile mümkinat arasında yaptıkları kıyastaki hatayı, zihnin gözüne sokuyor. Yâni: “Nasıl Allah diyorsunuz ve nasıl Allah’ı mümkinata kıyas ediyorsunuz, Allah ünvanını taşıyan zât, mümkinata kıyas edilebilir mi?”
S-
Hayâ, nefsin sıkılmasiyle yüzde peyda olan kızartıdan ibâret olduğundan, Cenâb-ı Hak hakkında bu kelimenin kullanılması muhaldir; muhali nefyetmekte faide yoktur. Binâenaleyh 
denilmiş olsaydı, muhaliyete mahal kalmazdı?C-
ile yapılan temsili iktiza eden ve hüsnünü takdir eden hikmet, belâgat vesâire gibi esbâba karşı temsili terketmek isteyen, hayâdan maada tek bir esbâb yoktur. Hayâ da Cenâb-ı Hak hakkında muhaldir. Öyle ise o temsili terketmeye aslâ sebeb bulunmadığına işâreten,
kelimesi
kelimesine tercih edilmiştir. Çünkü i440 kelimesi, bu ma’nayı ifade edemez. Yahud
nin zikri, onların ahmakçasına söyledikleri
yâni: “Muhammed’in Rabbi bu hakir şeylerden temsil getirmeye hayâ etmez mi?” diye söyledikleri sözlerindeki
kelimesine müşakelet ve müşabehet içindir.
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى