nasılki melaike nev’inden Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm kemal-i muhabbetle hizmetkârlık ediyor; melaikelerin Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’a inkıyad ve itaatini ve sırr-ı sücudunu gösteriyor; öyle de ehl-i Cennet’in, hattâ Cennet’in hayvanat kısmının dahi, o zâta karşı alâkaları, bindiği Burak’ın hissiyat-ı âşıkanesiyle ifade edilmiştir.
İKİNCİ NÜKTE: Mi’rac-ı Nebeviyedeki maceralardan birisi: Cenab-ı Hakk’ın Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a karşı muhabbet-i münezzehesi, "Sana âşık olmuşum" tabiriyle ifade edilmiş. Şu tabirat, Vâcibül Vücud’un kudsiyetine ve istiğna-i zâtîsine, manayı örfî ile münasib düşmüyor. Madem Süleyman Efendi’nin mevlidi, rağbet-i âmmeye mazhariyeti delaletiyle; o zât ehl-i velayettir ve ehl-i hakikattır, elbette irae ettiği mana sahihtir. Mana da budur ki:
Zât-ı Vâcibül Vücud’un hadsiz cemal ve kemali vardır. Çünki bütün kâinatın aksamına inkısam etmiş olan cemal ve kemalin bütün enva’ı, onun cemal ve kemalinin emareleri, işaretleri, âyetleridir. İşte her halde cemal ve kemal sahibi, bilbedahe cemal ve kemalini sevmesi gibi, Zât-ı Zülcelal dahi cemalini pekçok sever.
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
azərbaycan
Türkmence
فارسى