(Ma’lûm olsun ki; ben Risâle-i Nur’un kıymetini ve ehemmiyetini beyân etmekle Kur’ân’ın hakîkatlarını ve îmanın rükünlerini ilân etmek ve za’f-ı îmana düşenleri onlara davet etmek ve onların kuvvetlerini ve hakkaniyetlerini göstermek istiyorum. Yoksa, hâşâ! kendimi ve hiçbir cihetle beğenmediğim nefs-i emmâremi beğendirmek ve medhetmek değildir. Hem Risâle-i Nur zâhiren benim eserim olmak haysiyetiyle senâ etmiyorum. Belki yalnız Kur’ânın bir tefsiri ve Kur’ândan mülhem bir tercüman-ı hakîkisi ve îmanın hüccetleri ve dellâlı olmak haysiyetiyle meziyetlerini beyân ediyorum. Hatta bir kısım risâleleri ihtiyarım haricinde yazdığım gibi, Risâle-i Nur’un ehemmiyetini zikretmekte ihtiyarsız hükmündeyim. İmâm-ı Ali’nin (Radıyallahu Anh) Âyet-ül Kübrâ nâmını verdiği Yedinci Şuâ risâlesini yazmakta çok zahmet çektiğime bir mükâfat-ı âcile ve bir alâmet-i makbuliyet ve bir medâr-ı teşvik olarak bu kerâmet-i Celcelûtiye, inâyet-i İlâhîye tarafından verildiğine şübhem kalmamış. Tahdis-i ni’met kabilinden bunu “Sekizinci Şuâ” olarak yazdım. Yoksa haşre dâir mühim bir âyetin mu’cizeli olan bürhanlarını yazacaktım.)
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى