DÖRDÜNCÜ ÂYETİN:

cümlesi makam-ı cifrîsiyle ve baştaki âyetin işâretleri karinesiyle, risâlet ve nübüvvetin her asırda verâset noktasında naibleri, vekilleri bulunmak kaidesiyle, bir ma’na-yı remzî cihetinde vazife-i irsiyeti yapan Risâle-i Nur’u efradı içine husûsi bir iltifatla dâhil edip lîsan-ı Kur’ân olan Arabî olmayarak Türkçe olmasını takdir ediyor. Evet bunun makamı
’deki tenvin
sayılmak ve şeddeli
iki sayılsa ve şeddeli
bir sayılsa bin üç yüz elli sekiz (1358), her ikisi birer sayılsa bin üç yüz yirmi sekiz (1328); şeddeliler iki sayılsa, tenvin sayılmazsa, bin üç yüz on sekiz (1318); hem tenvin hem şeddeliler sayılsa bin üç yüz altmış sekiz (1368) ederek Risâle-i Nur’un beş devresine ve beş vaziyetine remzen ve imaen bakar.
BEŞİNCİ ÂYETTE:


cümlesinde makam-ı cifrîsi, şeddeliler birer sayılmak cihetinde bin üç yüz elli bir (1351) ederek Risâle-i Nur’un şimdilik beyânına iznim olmayan ehemmiyetli vazifesinin ve bu evâmir-i Kur’âniyeyi imtisalinin tarihine tam tamına tevâfuk-u cifrî ve muvafakat-ı ma’nevîye karinesiyle ve kıssadan hisse almak münâsebat-ı mefhumiye remzi ile Risâle-i Nur’a îmâen bakar. Daha yazılacak çok gaybî işâretler var, fakat izin verilmedi şimdilik kaldı.
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى