Nasılki mide bir rızık ister; öyle de, kalb ve ruh ve akıl ve göz ve kulak ve ağız gibi insanın lâtifeleri ve duyguları dahi Rezzak-ı Rahîm’den rızıklarını isterler ve müteşekkirâne alırlar. Her birisine, ayrı ayrı ve onlara lâyık ve onları memnun ve mütelezziz eden rızıkları, hazine-i rahmetten ihsân edilir. Belki Rezzak-ı Rahîm, onlara daha geniş rızık vermek için; göz ve kulak, kalb ve hayâl ve akıl gibi o lâtifelerin her birisini, hazine-i rahmetinin birer anahtarı hükmünde yaratmış. Meselâ: Göz, kâinat yüzündeki hüsün ve cemâl gibi kıymetdar cevher hazinelerinin bir anahtarı olduğu misillü, ötekiler dahi (herbiri) birer âlemin anahtarı olur; îman ile istifâde eder. Yine sadedimize dönüyoruz.
Bu kâinatı yaratan Zât-ı Kadîr-i Hakîm, nasılki kâinattan hayatı bir hülâsa-i câmia olarak halkedip, umum maksadlarını ve isimlerinin cilvelerini onda temerküz ettiriyor. Öyle de, hayat âleminde dahi, rızkı bir cem’iyetli merkez-i şuunat yaparak.. iştiha ihtiyacını ve zevk-i rızkîyi zîhayatta halkederek; hilkat-ı kâinatın en ehemmiyetli bir gayesi ve bir hikmeti olan dâimî ve küllî bir teşekkür ve minnetdarlık ve perestişlik ile rubûbiyetine ve sevdirmesine karşı mukabele ettiriyor.
Meselâ: Çok geniş olan memleket-i Rabbânîyenin her tarafını, hususan melâike ve ruhanîler ile semâvâtı ve ervah ile âlem-i gaybı şenlendirdiği gibi, maddî âlemi dahi, hususan hava ve arzı, her vakit ve her tarafını zîruhun, hususan kuşların ve kuşçukların vücûdlariyle şenlendirmek ve ruhlandırmak hikmetiyle ihtiyac-ı rızkî ve rızkın zevki, pek kuvvetli bir kamçı olarak hayvânları ve insanları rızık peşinde koşturmakla tahrik ederek tenbellikten ve atâletten kurtarıp gezdirmesi, şuunat-ı rubûbiyetin bir hikmetidir. Eğer bu hikmet gibi mühim hikmetler olmasa idi, ağaçların erzakını onlara koşturduğu gibi, hayvânların da mukannen olan ta’yinatlarını onlara zahmetsiz bir sûrette fıtrî hâcetlerini koşturacaktı.
İsm-i Rahîm ve Rezzak’ın cemâllerini ve vahdaniyete şehâdetlerini tam görmek için zemin yüzünü birden ihâta edip müşâhede edecek bir göz bulunsa, kış âhirinde erzakları bitmek üzere olan hayvânât kafilelerine,
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى