Şu
dan tâ
a kadar güzelce meali söylemek çok uzun gider. Yalnız bir işaret edip geçeceğiz. Şöyle ki:
Sûrenin başında, küffar haşri inkâr ettiklerinden Kur’an onları haşrin kabûlüne mecbur etmek için şöylece bast-ı mukaddemat eder. Der: “Âyâ, üstünüzdeki semâya bakmıyor musunuz ki, biz ne keyfiyette, ne kadar muntâzam, muhteşem bir sûrette bina etmişiz. Hem görmüyor musunuz ki; nasıl yıldızlarla, Ay ve Güneş ile tezyin etmişiz, hiçbir kusur ve noksaniyet bırakmamışız. Hem görmüyor musunuz ki, zemini size ne keyfiyette sermişiz, ne kadar hikmetle tefriş etmişiz. O yerde dağları tesbit etmişiz, denizin istilâsından muhafaza etmişiz. Hem görmüyor musunuz; o yerde ne kadar güzel, rengârenk herbir cinsten çift hadrevatı, nebâtatı halkettik; yerin her tarafını o güzellerle güzelleştirdik. Hem görmüyor musunuz, ne keyfiyette semâ cânibinden bereketli bir suyu gönderiyoruz. O su ile bağ ve bostanları, hububatı, yüksek leziz meyveli hurma gibi ağaçları halkedip ibâdıma rızkı onunla gönderiyorum, yetiştiriyorum. Hem görmüyor musunuz; o su ile ölmüş memleketi ihya ediyorum. Binler dünyevî haşirleri icad ediyorum. Nasıl bu nebâtatı, kudretimle bu ölmüş memleketten çıkarıyorum; sizin haşirdeki hurûcunuz da böyledir. Kıyamette arz ölüp, siz sağ olarak çıkacaksınız.” İşte şu âyetin isbat-ı haşirde gösterdiği cezâlet-i beyâniyye -ki, binden birisine ancak işaret edebildik- nerede; insânların bir dâva için serdettikleri kelimât nerede!..
Şu risalenin başında şimdiye kadar tahkik nâmına bîtarâfâne muhakeme sûretinde, Kur’anın i’câzını muannid bir hasma kabûl ettirmek için Kur’anın çok hukukunu gizli bıraktık. O güneşi, mumlar sırasına getirip müvazene ediyorduk. Şimdi tahkik vazifesini îfa edip, parlak bir sûrette i’câzını isbat etti. Şimdi ise tahkik nâmına değil, hakîkat nâmına bir-iki söz ile Kur’anın müvazeneye gelmez hakikî makamına işaret edeceğiz:
Evet, sâir kelâmların Kur’anın âyâtına nisbeti, şişelerdeki görünen yıldızların küçücük akisleriyle yıldızların aynına nisbeti gibidir. Evet, herbiri birer hakîkat-ı sabiteyi tasvir eden, gösteren Kur’anın kelimâtı nerede... Beşerin fikri ve duygularının âyineciklerinde kelimâtıyla tersim ettikleri mânâlar nerede...
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى