Ve keza, mu’cizenin vâsıtasız Allah’ın fiili olduğuna îmadır. Fakat felasifeye göre hârikalar, ervâh-ı hârikanın fiilidir.
: Hilafeti irâde edilen ve Âdem ismiyle tesmiye edilen Küre-i Arz’ın sâhibi şahs-ı ma’hûddur. İsminin tasrihi, teşrif ve teşhiri içindir.
: İsim ve sıfat ve hâsiyet gibi eşyayı birbirinden ayırıp temyiz ve tâyin eden alâmet ve nişanlardır; yahud insanlar arasında münkasım olan lügatlardır.
: Arzedilen eşya olduğu halde zamirin esmâya rücuundan; ismin ayn-ı müsemma olduğuna kail olan Ehl-i Sünnet’in mezhebine işârettir.
: Âdem’in melâikeden cihet-i imtiyazı ve melâikenin muarazadan sebeb ve medâr-ı aczi, esmânın hey’et-i mecmûası olduğuna işârettir. Yoksa esmânın bir kısmını, belki kİsm-i Â’zamını melekler de bilirler.

: Terâhi ve bu’d-u mesafeyi ifade ettiği cihetle, şöyle bir takdire işârettir:
Yâni: Âdem, sizden daha kerîm ve hilafete daha müstehak ve lâyıktır.
: Müşterilere gösterilmek üzere kumaş toplarının açılıp arzedildiği gibi, eşyanın enva’ı da bastedilerek enzar-ı melâikeye gösterilmiştir. Bu ta’birden şöyle bir işâret çıkıyor ki: Mevcûdât, müdrik ve âlimin malıdır. İlim ile alır, isimle ahzeder, sûretlerinin temessülüyle temellük eder.
müzekker ve âkıllar cemâatinden kinayedir.
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى