4- İnsanların derece-i gafletlerine işârettir.
Muzafun ileyhsiz zikredildiğinden umûmî bir tevessümü ifade eden
kelimesi; hitabın umum kâinata şamil olup, yalnız farz-ı kifaye sûretiyle haml-i emanete ve ibâdete insanların tahsis edilmiş olduklarına işârettir. Öyle ise ibâdette insanların kusurları, umum kâinata tecavüzdür.
Sonra
kelimesinde bir icmal ve bir ibham vardır, çünkü izafesiz zikredilmiştir. Onun o ibham ve icmali,
kelimesiyle izâle ve tafsil edildiğinden, aralarında bir icmal ve tafsil cezaleti meydana gelmiştir.
:
nün muzafun ileyhine ivaz olmakla beraber,
edatiyle çağırılanları tenbih içindir.
aslında nisyandan alınmış bir ism-i fâildir, vasfiyet-i asliyesi mülâhazasiyle insanlara bir itaba işârettir. Yâni: Ey İnsanlar! Ne için misakı ezelîyi unuttunuz... Fakat bir cihetten de insanlara bir mazeret yolunu gösteriyor. Yâni: Sizin o misakı terketmeniz amden değil, belki sehiv ve nisyandan ileri gelmiştir.
nidaya cevabdır. Mü’min, kâfir, münâfık olan geçen tabakalar nida ile çağırıldıklarından;
emri devam, itaat, ihlâs, tevhid gibi her tabakaya münâsib bir ma’nayı ifade eder.
: Rab ünvanı
ile teklif edilen ibâdete bir illet ve bir sebebe işârettir. Yâni: Sizin terbiyeniz Rabbinizin elinde olduğundan, dâima ona muhtaçsınız. Ve terbiyenize lâzım olan bütün levazımatı veren odur. Onun o ni’metlerine şükür lâzımdır. Şükür ise ancak ibâdettir.
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى