
Evet masnuatta hiçbir eser yok ki, çok mânalı bir lafz-ı mücessem olmasın, Sâni-i Zülcelâlin çok esmâsını okutturmasın. Madem şu masnuat, elfazdır, kelimat-ı kudrettir; mânalarını oku, kalbine koy. Mânasız kalan elfazı, bilâperva zevalin havasına at. Arkalarından alâkadarâne bakıp meşgul olma.

İşte zâhirperest ve sermayesi âfâkî mâlûmattan ibaret olan akl-ı dünyevî böyle silsile-i efkârı, hiçe ve ademe incirar ettiğinden, hayretinden ve haybetinden me’yusâne feryad ediyor. Hakikate giden bir doğru yol arıyor. Madem ufûl edenlerden ve zeval bulanlardan ruh elini çekti. Kalb dahi mecâzî mahbublardan vazgeçti. Vicdan dahi fânilerden yüzünü çevirdi. Sen dahi bîçâre nefsim, İbrahimvâri
gıyâsını çek, kurtul.

Fıtratı aşkla yoğrulmuş gibi sermest-i câm-ı aşk olan Mevlâna Câmî, kesretten vahdete yüzleri çevirmek için, bak ne güzel söylemiş:

demiştir. (Hâşiye)
----------------------------
(Hâşiye): Yalnız bu satır Mevlânâ Câmî’nin kelâmıdır.
Türkçe
English
العربية
Pyccĸий
français
Deutsch
Español
italiano
中文
日本語
Қазақ
Кыргыз
o'zbek
Türkmence
فارسى