Sayfa(190-193): | |||
ve mükerreren pek kuvvetli vaad ve pek şiddetli tehdid eder, naklederler. Hulfül vaad ise; hem zillet, hem tezellüldür. Hiç bir cihetle celâl-i kudsiyetine yanaşamaz. Hulfül vaîd ise; ya afv’dan, ya acizden gelir. Halbuki küfür, cinâyet-i mutlakadır. (Hâşiye) Afva kabil değil. Kadîr-i Mutlak ise, acizden münezzeh ve mukaddestir. Şâhidler, muhbirler ise; mesleklerinde, meşreblerinde, mezheblerinde muhtelif oldukları halde kemâl-i ittifak ile şu mes’elenin esasında müttehiddirler. Kesretçe tevâtür derecesindedirler, keyfiyetçe icma’ kuvvetindedirler. Mevkice herbiri nev’-i beşerin bir yıldızı, bir tâifenin gözü, bir milletin azizidirler. Ehemmiyetçe şu mes’elede hem ehl-i ihtisas, hem ehl-i isbattırlar. Halbuki bir fende veya bir san’atta iki ehl-i ihtisas, binler başkalardan müreccahtırlar ve ihbarda iki müsbit, binler nâfîlere tercih edilir. Meselâ: Ramazan hilâlinin sübutunu ihbar eden iki adam, binler münkirlerin inkârlarını hiçe atarlar. Elhâsıl: Dünyada bundan daha doğru bir haber, daha sağlam bir da’va, daha zâhir bir hakîkat olamaz... Demek, şüphesiz dünya bir mezraadır. Mahşer ise bir beyderdir, harmandır. Cennet, Cehennem ise birer mahzendir. ----------------------------------- Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||