Sayfa(139-154): | |||
: Cennet o kadınlara zarf ve mesken olduğundan anlaşılır ki, o kadınlar o yüksek Cennet’e lâyıktırlar ve aynı zamanda Cennet derecelerinin yüksekliği nisbetinde onların hüsünleri de yükseliyor. Ve keza, Cennet’in de onlar ile müzeyyen olduğuna gizli bir îma vardır. tef’il babından ism-i mef’ul olduğundan, herhalde tathir edici bir fâil vardır. O fâil de, ancak yed-i kudrettir. Binâenaleyh yed-i kudretin tathir ve tenzih ettiği kadınların tavsifleri kabil değildir. Ve keza, kelimesi müteaddi olduğuna nazaran, o kadınların taharetleri kendilerinden olmayıp, başkasından onlara sirayet etmiş olduğu anlaşılır. Binâenaleyh dünya kadınları da Cennet’e girdikten sonra bir tetahhur ve tasfiye ve tasaykul ameliyatiyle güzellikte hurilerin derecelerine çıkacaklarına delâlet eder. : Yâni: “Onlar da, ezvacları da, Cennet de, Cennet’in lezâizi de hep ebedîdirler.” Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||