Sayfa(190-196): | |||
ilâ âhir... Âyeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe ise, Kur’ân’ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü, fıtrî görmüyor, “bir esarettir” diyor. (*) Elcevap: Kur’ân-ı Hakîm’in bu hükmü, tam fıtrî olduğuna; ve muhalifi, gayr-ı fıtrî olduğuna delâlet eden çok hikmetlerin-den, yalnız “Dört Hikmet”ini beyan ederiz. BİRİNCİ HİKMET: Tesettür, kadınlar için fıtrîdir; ve fıt- ratları iktiza ediyor. --------------------------------------(*) Mahkemeye karşı ve mahkemeyi susturan Lâyiha-i Temyîzin müdafaatından bir parça: “Ben de adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üç yüz elli senede ve her asırda üç yüz elli milyon insanların hayat-ı içtimâiyesinde en kudsî ve hakikî ve hakikatlı bir Düstur-u İlâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklarına istinaden ve bin üç yüz elli sene zarfında geçmiş ecdâdımızın îtikadlarına iktidâen tefsir eden bir adamı mahkûm eden haksız bir kararı, elbette rûy-i zeminde adalet varsa, o kararı red ve hükmü nakzedecektir..” Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||